Wuhan...
Dünya, bir anda 11 milyon kişiden fazla insana ev sahipliği yapan bu şehri tanır hale geldi, sebebi malum; KOVİD-19!
Ancak bu şehrin başka özellikleri de var. Wuhan dünyanın önemli teknoloji, Ar-Ge ve inovasyon merkezlerinden biri. Öyle ki 2019’da UNESCO tarafından “En Yaratıcı Şehir” ödülüne layık görüldü.
82 adet yüksek öğretim kurumu bulunan şehir, 1 milyondan fazla öğrenci nüfusuyla en kalabalık öğrenci nüfusuna sahip şehirler arasında. Ayrıca Çin’de en hızlı büyüyen ekonomiye sahip lider bir şehir. Ülkemizde kullandığımız bir çok ürün Wuhan’dan tedarik ediliyor. Wuhan’ın hem Çin hem de dünya için çok önemli bir şehir olduğunu buradan anlıyoruz. Bakın ülke değil “şehir”!
2019’a gelindiğinde ise tüm dünyayı etkisi altına alacak SARS-COV-2 (COVİD-19) virüsünün de anavatanı.
Peki neler oldu?
Küçük bir kasabada 1 Aralık 2019’da görülen virüs önce bütün Wuhan’ı, sonra Çin’i ve nihayetinde tüm dünyayı etkisi altına aldı. Çin hükümeti salgının önünü kesebilmek için 23 Ocak 2020 ve 8 Nisan 2020 tarihleri arasında Wuhan’a giriş çıkışları tamamen durdurarak bu önemli şehri tecrit etti. Disiplin ve özveri ile Wuhan 75 günde (ilk vakadan ise 128 gün sonra) bu amansız salgından tamamen temizlendi.
Nasıl temizlendi?
Disiplin, özveri, azim, yönetim ve sabır ile...
Şehir giriş çıkışları ne sebeple olursa olsun sivillere tamamen kapatıldı. Sokağa çıkmak kısıtlama şeklinde değil tamamen yasak şeklinde engellendi. Hatta yasağı ihlal edenler için ‘vur emri’ dahi verilmişti. Vatandaşların ihtiyaçları hayırseverler ve destek örgütleri ile düzenli olarak karşılandı. Az da olsa aykırı sesler yükselse de Çin Hükümetinin disiplin politikaları sayesinde 11 milyon insan kontrol altına alındı. Çin eşine zor rastlanır kamera sistemleri ve yapay zeka ile 11 milyon kişiyi tek tek izleme yeteneğine zaten sahipti. Halkın büyük bölümü politikalara sahip çıkarak kurallara riayet gösterdi (zaten başka seçenekleri de yoktu). Nihayetinde 2 buçuk ay gibi bir sürede salgından tamamen arınan bir şehir oldu.
Ülkemizde neler oldu?
Dünyada ilk görülen vakadan 100 gün sonra yani 10 Mart 2020’de Türkiye’de ilk koronavirüs vakası tespit edildi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye’deki ilk vakadan 20 gün sonra 1 Nisan 2020’de virüsün bütün ülkeye yayıldığını açıkladı.
Türkiye, koronavirüs vaka sayısında dünyada 7’inci ülke, ölümlü vaka sıralamasında ise 13’üncü ülke sırasına yükseldi. En çok vaka görülen şehirler ise sırayla İstanbul, İzmir, Ankara, Kocaeli ve Konya oldu.
Wuhan’ın 75 günde kurtulduğu salgından Türkiye 2020’de 200 gün boyunca neden kurtulamadı?
Cevap basit aslında; Wuhan neleri kullanarak kurtulduysa Türkiye onları kullanmadığı için kurtulamadı. Disiplin, özveri, sabır, azim, yönetim...
Aslında güçlü ve etkili tedbirler aldık, ama yanlış zamanlarda ve yanlış lokasyonlarda.
İlk tedbir 14 kural ve 65 yaş üzeri vatandaşların sokağa çıkma yasağına ilave olarak 20 yaş altı genç ve çocukların sokağa çıkmaları da yasaklandı. Yetmedi, çünkü yetemezdi. Sonra 11 ve 12 Nisan’da 30 Büyükşehir ve Zonguldak’ta sokağa çıkma yasağı uygulandı. Ancak yasak başlamasına 2 saat kala ilan edildiği için insanlar bir kaos havasında kaldı. Daha sonra ek tedbirler, ek tedbirler...
Ancak ülkemizdeki tedbirler Çin’deki gibi tamamen baskı politikası üzerine değildi, evet yasaklar vardı ancak daha çok önlem ve tavsiye ağırlıklıydı. Bazı yasaklar ise salgını durdurmaktan çok geciktirmeye yaradı. Halk
Hafta sonu sokağa çıkma yasakları ve kısıtlamaları hafta sonu bazı duyarlı vatandaşları evinde tutsa da duyarsız ve salgını hafife alan vatandaşları evinde tutmaya yetmedi. Evinde kalanlar ise hafta içleri tekrar salgının içine döndü. En çok bulaşma aile içinde olduğundan dışarıdan içeriye giren virüs ivmesini kaybetsede hızla yayıldı. Sosyal hayat, iş hayatı, eğitim öğretim ve kısaca günlük yaşantılarda aksamalar meydana geldi. Salgın hızla yayılsa da tedavi ve salgınla mücadelede önemli yol kaydedildi. Sağlık alanındaki başarılar salgından kaynaklı ölümleri en aza indirdi. Tedbirler ise salgının önüne geçemese de salgının hızını yavaşlattı.
Ne beklenirdi?
Yönetim olarak bir çok daha etkili tedbir alınabilirdi. Virüs ülkeye girmeden önce sınırların kapatılması, zorunlu hallerde ise 14 gün kuralı daha erken uyulanması vb. gibi. Bırakın Çin’i dünya için çok önemli bir noktada olan Wuhan dahi bazı bedelleri peşinen ödeyerek salgından arınırken biz de ülke olarak en başından o bedeli ödemiş olmalıydık. Şimdiki durum çok mu iyi?
Sayfalarca şeyler yazılabilir ancak ben bir noktada duracağım. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca bir açıklamasında “en iyi tedbir virüse yakalanmamaktır” demiş ve ülke gündeminde uzunca bir süre alay konusu olmuştu.
Bu açıklamayı duyduğum ilk anda öfkelenmiş ama sonra asıl mesajı anlamıştım.
“En iyi tedbir virüse yakalanmamaktır” tek tek her bir yurttaşa hitaben şu demekti:
“Sevgili yurttaş! Benim için sen çok değerlisin. Sen bensin, ben senim, hepimiz biziz. Her birimiz hepimiz, hepimiz her birimiziz. Tarih boyunca her ne zaman ‘biz’ olduysak sorunları aşabildik. Vakit yine o vakit, ‘biz’ olarak ve ‘biz’ kalarak bu sorunu da aşabiliriz. Devlet elinden gelen her şeyi yapacaktır. Ama elinden gelmeyen şeyler olacaksa da sen o boşluğu doldurarak bize güç ver! Biliyorum çalışmak zorundasın, dışarıda ve insan ilişkilerine devam etmek durumundasın. Her ne yapıyorsan ‘biz’ için yaptığını unutma. İçtiğin suyu ‘biz’ için içtiğini, yediğin lokmayı ‘biz’ için yediğini, soluduğun havayı ‘biz’ için içine çektiğini unutma! Ve yine aynı şekilde ‘biz’ için bu zorlu süreçte kendine çok dikkat et. Sağlığına, beslenmene, uyku düzenine, sosyal mesafene, temizliğine en fazla özeni göster. Belirlenen kurallara uy, uymayanları yada uymayı unutanları uyar. Sen sağlıklı kalırsan bende sağlıklı kalacağım, mahallendeki bakkal, fırıncı, berber, manav da aileleri ile birlikte sağlıklı kalacaklar. Sonra bütün mahalle, bütün şehir ve bütün ülke de sağlıklı kalacak. Lütfen ‘biz’ olup ‘biz’ kalalım.”
Baktığımız zaman gerçekten de en etkili tedbir bu! Bu tedbir disiplinli olmayı, özverili olmayı, sabırlı olmayı, kendini yönetebilmeyi içinde barındıran konsantre bir önlem.
Okuduğunuz için teşekkür ederim, sizin için kendime çok dikkat edeceğim. Sizde benim için dolayısı ile hepimiz için kendinize çok dikkat edin.
Esen kalın.
Yorumlar