Kıbrıs Sorunu Nedir?
Akdeniz’in en büyük adasıolma özelliği taşıyan Kıbrıs, 1571 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedilmiştir. Halkının büyük bir çoğunluğu Rum olan ada yaklaşık 300 yıl boyunca Osmanlı Devleti tarafından idare edilmiştir. Osmanlı-Rus savaşları sırasında destek bulamayan Osmanlı, Kıbrıs’ı İngilizler’den destek almak karşılığında İngilizlere kiralamıştır.
Anlaşma hükümlerince İngiltere, savaş bittikten sonra Kıbrıs Adasını Osmanlı’ya teslim etmesi gerekirken, Osmanlı’nın Almanya yanında Birinci Dünya Savaşına girmesini bahane göstererek 1914 yılında Kıbrıs’ı ilhak ettiğini açıklamıştır. Böylece Osmanlı toprağı olan Kıbrıs Adası Türkler’in hakimiyetinden çıkmış ve bu durum Lozan Antlaşması ile de meşrulaştırılmıştır.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kuruluşu Ve Türklere Yönelik Saldırılar
Birinci Dünya Savaşından sonra İngiltere Kıbrıs Adası’nı terk etmek istemese de uluslararası anlaşmalar gereği Kıbrıs’tan çekilme mecburiyeti doğmuştur.
Kıbrıs Adasını Türkiye’ye bırakmak istemeyen Yunanistan, Kıbrıs Rumlar’ı ile olan ilişkilerini daha da ilerletmiş ve ENOSİS PLESİBİTİ’ne olan destek %96yı bulmuştur. Ardında Kıbrıs Rumlar’ının desteğini bulan Yunanistan 1954 yılında Kıbrıs Adasının kendilerine ilhakı için İngiltere’ye uyarıda bulunmuş aksi takdirde BM’ye gideceğini bildirmiştir.
İngiltere kendisi için büyük önem taşıyan ve askeri bir üs olan Kıbrıs Adasını teslim etmekten kaçınmış ve Yunanistan durumu BM’ne görürmüştür. Ancak umduğu sonucu bulamayan Yunanistan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından reddedilmiştir.
Her ne kadar Yunanistan reddedilse de Rumlar Kıbrıs Adasının ilhakı için örgütlenmiş, Kıbrıs Milli Mücadele Örgütü (EOKA) adını verdikleri bu örgütle ENOSİS’i hayata geçirmek için Kıbrıs Türkleri’ne yönelik saldırıları artırmışlardır.
Yaşanan gelişmeler, Kıbrıs Türkleri’ni TÜRK MUKAVEMET GÜCÜ teşkilatını kurmaya itmiştir.
Türkiye ise hatasının farkına varmış ve bu tarihe kadar çok üzerine düşmediği Kıbrıs Sorunu tutumunu sertleştirmiştir.
Adnan Menderes’in talimatı ve Fatin Rüştü Zorlu başkanlığında kurulan Kıbrıs Komisyonu oluşturulmuş ve Kıbrıs Tüekleri’nin güvenliğinin sağlanması amacıyla İngiltere’ye nota verilmiştir.
Kıbrıs Meselesinin çözüme kavuşması için İngiltere tarafından Londra’da taraflarla beraber görüşmeler yapılsa da bu görüşmeler sonuçsuz kalmıştır.
İkinci bir görüşme ise 1959 yılında yine Londra’da yapılmış, Türkiye ve Yunanistan Kıbrıs’ta bağımsız bir ülke kurulması konusunda mutabık kalmışlardır. Ve böylece 19 Şubat 1959’da Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuştur. Türkiye’ İngiltere ve Yunanistan’ın garantör ülke olduğu Kıbrıs Cumhuriyetinin yönetim şekli bağımsız başkanlık cumhuriyeti olarak belirlenmiş, cumhurbaşkanının Rum, Cumhurbaşkanı yardımcısının da Türk olacağı konusunda anlaşma sağlanmıştır. Bunun yanı sıra her üç ülke Kıbrıs Adasında asker bulunduracaktır. İngiliz askeri bölgelerinin İngiliz toprağı sayılması ise İngiltere’nin bu stratejik bölgeden çekilme konusunda istediğini elde ettiğinin bir göstergesi olmuştur.
Antlaşmanın ardından 13Aralık 1959’da yapılan seçimlerde Başpiskopos Makarios Cumhurbaşkanı, Dr. Fazıl Küçük ise, Cumhurbaşkanı yardımcısı seçilmiştir.
6 Nisan 1960’ta ilk anayasasını oluşturan Kıbrıs Cumhuriyeti, 16 Ağustos 1960’ta bağımsızlığını ilan ederek Birleşmiş Milletler tarafından tanınmıştır.
Kıbrıs Barış Harekatı Nasıl Başladı?- “Ayşe Tatile Çıksın”
BM tarafından her ne kadar Türk-Rum arasında taraflı eylemler yasaklansa da rumlar bu anlaşmayı benimsememiş ve Türkleri adadan atmak adına Kıbrıs Türkleri’ne yönelik saldırılar daha da güçlenmiştir. Türkler anayasal haklarından mahrum bırakılarak bir nevi yıldırma operasyonları düzenlenmiştir.
1964’te Makarios Londra Anlaşmasını tek taraflı olarak feshettiğini açıklaması üzerine Türkiye olası bir Kıbrıs Harekatını gündeme getirmeye başlamıştır.
Türkiye’nin tutumu sayesinde Birleşmiş Milletler 4 Mart 1964’te, adaya bir BM Barış Gücü göndermeye karar versede, barış gücünün varlığı adada siyasi dengeyi sağlamakta yetersiz kalmış ve adanın tamamen Rumlar’ın eline geçmesine engel olamamıştır.
63-64 yıllarında Türkiye’nin başlıca gündemi haline gelen Kıbrıs Sorunu, Türkiye’nin Kıbrıs’a harekat hazırlıkları yapmasının temellerini oluşturmuş olsada ABD’nin olaya dahil olarak olası bir askeri harekata kesinlikle izin vermeyeceğini açıklaması üzerine herhangi bir harekat gerçekleşmemiştir. ABD, Türkiye’ye NATO tarafından verilen silahların Kıbrıs’ta kullanılamayacağını ve olası bir SSCB saldırısında Türkiye’nin NATO’dan destek göremeyeceğini bildirerek Türkiye’yi sert bir dille uyarmıştır. ABD unsurunun yanı sıra askeri teçhizat ve araç yetersizliği de herhangi bir askeri müdahalenin önüne set çekmiştir.
1967 yılına gelindiğinde Yunanistan’da Albaylar Cuntası tarafından yapılan askeri darbe ile hükümet düşürülmüş ve yeni yönetim ile Kıbrıs yönetimi arasında zıtlıklar yaşanmaya başlamıştır.
Kıbrıs Rumlar’ı arasında da yaşanan anlaşmazlıklar Makarios’a yapılacak olan darbeye zemin hazırlamıştır. Darbe ile devrilen Makarios’u yerine iktidara gelen Nikos Sampson Kıbrıs Elen Cumhuriyetini ilan etmiştir.
Bu yeni sözde cumhuriyet ilanı belki de Kıbrıs’ın dönüm noktası olmuştur. Türkiye tarafından artık daha net ve somut adımlar atılmasına karar veren Bülent Ecevit, ABD ve İngiltere ile görüşmeler yapmış ancak istediği karşılığı bulamamıştır.
20 – 22 Temmuz 1974 ve 14-16 Ağustos 1974 tarihlerinde NATO’dan bağımsız Kıbrıs’a yönelik iki askeri harekât gerçekleştiren Türkiye, bu askeri harekâtların ilkinde adanın %3’ünü ele geçirmiş; ikinci harekat sonucunda ise Kıbrıs’ı fiilen ikiye bölerek adanın yüzde 40’ını kontrol altına almıştır. Bülent Ecevit’in meşhur “Ayşe tatile çıksın” parolası Kıbrıs’ın kaderini değiştiren bir söz olarak tarihe geçmiştir.
Yaşanan askeri müdahaleler nihayetinde Kıbrıs Federe Devleti kurulsa da Rumlar’ın kendilerini üstün görme ve egemenliği sadece kendi bünyelerine almak istemeleri üzerine;
Türkiye’nin ve Kıbrıs Türkleri’nin Akdeniz’deki kontrolünü daha belirgin hale getirmek adına 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilmiştir.
Kıbrıs’ın Önemi
Kıbrıs Orta Doğu, Akdeniz, Anadolu, Kuzey Afrika ve Süveyş Kanalı’na olan konumu ile askeri ve stratejik olarak büyük önem arzetmektedir.
Akdeniz’in en büyük adası olan Kıbrıs Adası, batmayan uçak gemisi olarak anılmaktadır.
Ayrıca Akdeniz’de bulunan doğalgaz yatakları Kıbrıs’ın ekonomik öneminin göstergesidir.
Yorumlar