Türk olmaktan gurur duyuyor musunuz? Türklüğü,  Türk Milleti'ni ve Türk Vatanı'nı her yerde savununlardan mısınız? Peki bu 20 bilgiden kaçını biliyorsunuz? Bilmeyenlerin öğrenmesi, bilenlerinde bilgilerini tazelemesi adına bu yazıyı hazırladık.

Hepimiz biliyoruz; artık hepimizin elinde cep telefonu, cep telefonlarının ise kamerası var. Facebook, İnstagram gibi sosyal medya elemanlarının hayatımıza  girmesiyle birlikte telefonlarımızın kamerasını daha etkin kullanır olduk. Kimileri günlük durumlarını fotoğraf ile insanlara aktarırken, bazıları ise bu işi ciddiye alıp profesyonel işler başarabiliyor. Öyle ki aşağıdaki fotoğraf bir cep telefonu kamerasıyla çekildi ve Sony'nin düzenlediği uluslar arası fotoğraf yarışmasında ödül kazandı. Sony World Photography Awards 2014 Sizlerde cep telefonunuzla etkileyici fotoğraflar çekmek istiyorsanız, önerilerimize kulak verin. 1) Gereksiz Uygulamaları Kapatın Fotoğraf çektiğinizde sensörünüz görüntüyü yakalar ve işlemesi için  cihazınızın RAM ve CPU gibi elemanlarına gönderir. Fakat bu birimleri kullanan sadece kameranız değildir. Telefonunuzdaki her türlü uygulama RAM ve işlemci kullanır. Eğer sizin telefonunuzda bu birimlere yüklenen uygulamalar varsa, tel...

Takvimler 3 Kasım 1928’i gösterdiğinde, yayınlanan kanun ile “ Türk  Harfleri Hakkında Kanun”la, en geç altı ay içinde, yeni alfabenin öğrenilmesi zorunluluğu getirilmişti.24 Kasım 1928’de yayımlanan Millet Mektepleri Teşkilatı Talimatnamesi’nde de Cumhurbaşkanının, bu okulların başöğretmeni olduğu; altı ay içinde,16-45 yaş arasındaki, eski yazıyı bilen bilmeyen herkese yeni yazının öğretilmesi hükmü yer alıyordu. İstanbul’da kurslara kayıtlar,23 Aralık 1928’de başladı. Bu kurslara haftada dört gece erkekler, iki gece de kadınlar katılıyordu. Kurslar, A ve B dershanelerine ayrılmıştı. Okuma yazma bilmeyenler, A dershanesinde okuma yazma öğrendikten sonra B dershanesine geçiyor ve orada okuma, kompozisyon, aritmetik, sağlık bilgisi, yurt bilgisi derslerini alıyordu. Millet Mektepleri, 1923’de başlatılan dilde yenileşme atılımına da önemli katkılarda bulundu. Harf inkılâbından önce yüzde on dolayında olan okuryazar oranı,1936’da yüzde yirmi beşe ulaştı. Millet Mekteplerinin işle...

Mustafa Kemal Atatürk'te, 1938 başlarında iştahsızlık ve halsizlik şikayetleri görülmeye başlamıştı. Vücudunda kaşıntılar ve burun kanamaları gercekleşiyordu. Vücudundaki  kaşıntıların Çankaya Köşkü'ndeki karıncalardan meydana geldiği öne sürüldü ve köşk ilaçlamaya alındı. Atatürk de tedavi için Yalova Termal'e gönderildi. 22 Ocak 1938 günü Atatürk'ü muayene eden Dr. Nihat Reşat Belger, karaciğer rahatsızlığından kuşkulandı ve Atatürk'e siroz teşhisi koydu. Tedavisi devam ederken,doktorların karşı olmasına rağmen tedaviyi yarıda bırakarak Bursa'ya gitti. Atatürk'ün sağlık durumunun iyice kötüye gitmesi  hükümeti de telaşlandırdı ve Başbakan Celâl Bayar, Avrupa'dan iki hekim getirilmesini önerdi. Atatürk o günlerdeki Hatay Sorunu yüzünden hastalığının dışarıda duyulmasının iyi olmayacağını düşündüğünü belirterek bunu reddetti ancak Türk doktorların kapsamlı bir muayene yapmasını kabul etti. 6 Mart 1938 günü beş doktor Çankaya Köşkü'nde Ata...